herkes'in hayatında siyah ve beyaz zamanlar vardır.
siyahlar mutsuzluklar, hayal kırıklıkları, hüzünler ve acılardır.
beyazlar mutluluk, sevinç,güzellikler, sürprizler, hayatın renkleridir.
peki hangisi daha fazladır?

31 Ocak 2015 Cumartesi

Her şey..

Hastalıklarla boğuşularak geçen günlerin ardından tekrar döndüm.

Kursun ardından sıkıntılı zamanlar geçirdim. Çünkü millete övdüğüm pandispanyam patladı. Kursun hemen ardından patronum hem hayırlı olsun demek hemde şirketteki çalışan elemanlara kıyak olsun diye pasta siparişi verdi. Elimde hazır bulunan bir arkadaşım için hazırladığım mavi hamuru kullandım. Ama her şey ters gitti. Düzgün olan tek şey üzerine koyduğum figürler oldu. Önce gıda boyası ile çalışan yazıcım olmadığı için malzeme aldığım firmada şirketin logosunu bastırdım. İstediğim gibi olmadı. Öncelikle printer olarak nasıl olsa yenmiyor diye normal mürekkeple basıyorlarmış. Renkler istediğim gibi olmadığı gibi geldim evde birde boyadım. Buda yetmemiş gibi şeker hamuruna bastıkları için ve printerin kendi içinde farklı renkler olduğundan kurudukça alttan alttan farklı renkler çıktı. Birde eleman bana kenarından kaldırın dedi hemen kağıttan ayrılacak, ne mümkün bırakın ayrılmayı, ayırmaya çalıştıkça parçalandı, bende en sonunda pastanın üstüne kağıdı ile kesip yapıştırdım. Orayıda kimseye vermedim. Geçen sefer sadece 100 gr fazla koyduğum çikolata yüzünden sıvarken cebelleştiğim pasta 1 e 1 oranda yapınca hemen sıvandı ama bir türlü kurumadı. Dolaba koymama rağmen soğuk yerde tutmama rağmen bir yumuşaklığı vardı. Allahtan sorun çıkmadı. Asıl sorun şeker hamurunda çıktı. Şeker hamurum 20 cm bir kalıp için uygundu ama 25 cm bir kalıp için maalesef az geleceğından düzgün açmak, iyi ortalamak, yırtmamak için tam dört kere açıp zorlukla yerleştırdım. Her şeyi hazır olan pastamı sadece yarım saatte toplamam söz konusu iken ben saatlerce uğraştım. Sonuç görüntü olarak güzel olmasına rağmen maalesef ki dediğim gibi pandispanyam patladı. Yağsız yaptığımdan mıdır, yoksa çok soğuk olduğundan pandispanyanın içinde ki çikolatalar mi dondu ne desem bilmem pastam inanılmaz kuru oldu. Ben değiştirdiğim pandispanya tarifimi sadece bir kere kendim yedim o da kardeşimin doğum günündeydi. O zaman bu kadar kuru değildi ya da içinde farklı bir krema olduğundan dolayı bana daha yumuşak geldi. Sonuç olarak pandispanya tarifimden vazgeçtim.

Şimdi yeni yeni tarifler peşindeyim, meşhur cake boss'un pandispanya tarifini denemeye karar verdim. Bu pazar yapamam ama gelecek hafta arkadaşımın doğum günü var onun için pişiricem yabancı değil o yüzde sıkıntı olsada sorun olmaz :)))))

Pastamın resmi yazı sonunda ama bu kadar pasta muhabbeti yeter kanımca diyecem ama yazının ilersinde bir yerlerde gene dalabilirim pasta mevzuna neyse..

Herşey güzeldi. Bu hafta bir arkadaşımın düğününe gidecektim ama geçen pazar şu meşhur salgına yakalandım. Ha bu arada pazar günü yeni bir pandispanya ve krema tarifi denedim ama onlarda patladı. Bütün günde farklı işler ile yoruldum. Ama pazar akşamı kitlendim. Öksürük, ateş, burun akıntısı derken çok sevdiğim yeğenim biricik aşkım geldi onunla bile ilgilenemedim, canımın yanına bile gidemedim doğru düzgün, ona bulaştırmayayım diye. Kısaca pazar günü başlayan hastalık furyası bir hafta geçmesine rağmen halen geçmedi gerçi daha iyiyim ama bazı planlarım aksamadı desem yalan olur.

Mesela blog yazım, T'ye gidecek çiçekler, arkadaşımın düğününe katılmak ve bir kaç iş daha bakalım hayırlısı ile kalanları bu hafta halledicem. Yarın ki planım aslında Gastronomi fuarına gitmekti ama öksürüğüm hala devam ediyor bu yüzden kararsızım açıkçası ama gitmez isemde evde dinlenicem sonrada master bir pasta hazırlayacağım arkadaşım için pasta dizaynını yapacağım hem iç malzemesi için hemde dış malzemesi için gerekli eksikleri tespit edeceğim pazartesi günüde siparişini vereceğim hayırlısı ile ayrıca yarın vakit olursada ufaktan ufaktan hazırlıklara başlayacağım..
İşte pastam..

19 Ocak 2015 Pazartesi

Eğitim ve yeni öğrendiklerim..

Zaman çok çabuk ilerliyor ve nasıl geçtiğini bile anlamıyorsunuz. Gündüzlerim işim dolayısı ile baya yoğunken akşamları da ekstra yoğun geçiyor. Bu pazar Master Class eğitimimizi de tamamlayıp şimdilik Ece şef ile yollarımız ayrıldı.

Master class sınıfında öncelikle strafor kaplamayı öğrendik. Çok zor alt taban hareketsiz olunca şeker hamuru baya bir sıkıntı yaratıyor. Üç kat keskin kenar yaptık, çok uğraştık, ellerimiz kollarımız koptu ben daha önce ganaj kaplarken bu kadar zorlanmamıştım ama Ece şef pastada bu kadar zor olmaz diyor bakalım doğru çıkacakmı. Bir kat fırfır yaptık. Basit şekilde dantel yaptık. Çiçek volanlama yaptık. Ve Royal İcıng ile süsleme yaptık ki korktuğum kadar değilmiş anladım tek sıkıntı eliniz alışık olmadığından sıkarken dengesiz kalın ince sıkıyorsunuz. Ama onunda korktuğum gibi olmadığına sevindim. Keskin kenarımı ilerlettim. Çiçek yaptık. Çiçek eğitimi almıştım ama açıkçası korkuyordum hani beceremem diye ama elim alışmış daha kolay yaptım desem yalan olmaz pıt pıt toplandı.

Ama beyaz şeker hamuru ile çalışmanın ne kadar zor olduğunu farkettim. Temiz tutmak nerede ise imkansız her taraf uçuş uçuş toz üstünüzden bile bulaşıyor. Birde çok dikkat ederek temiz çalışamadık iz yaptık bozduk acele işe şeytan karışır derler belkide ondandır bilmiyorum normalde hiç üstlerini zedelemem ama bunu baya bir zedeledim. İki günlük uğraşının sonunda baya bir yorulduk ama değdi. Ha bu arada şeker hamurunda ki hataları ve üzerinde kalan nişasta artıklarını temizlemek için bir parça şeker hamurunu sürterek ısıtmanız yeterli, hem temizliyor hemde çok keskin olmayan bütün hatalarınızıda kapatıyor bu da bu günkü ipucumuzdu.

Dün fotoğrafını hem face hem ınstagram hesabımızda paylaştım sonuçlar olumlu insanlar artık benim bu işi becerebileceğime daha fazla inanmaya başladılar. Patronum bile sipariş verdi. Bu akşam onun hazırlıklarına başladım. Şeker hamuruna logo bastırdım. Sonra renkler istediğim gibi çıkmadığı için oturdum tekrar boyadım. Sonra figürler için gri şeker hamuru yaptım. İçerisine malzemelerini karıştırıp modelleme hamuru yaptım. Yarın pandispanya ve ganaj yapımı arkasında katlandırma ve toparlama ya cuma ya cumartesi şirkette kesilecek. Daha önce baya beğenmişlerdi bakalım bu seferde aynı izlenimi alacakmıyım.
Buda kursta yaptığım pastam..

11 Ocak 2015 Pazar

Sonunda planlı olan fakat son dakika iptal edilen minnie'li doğum günü pastamı teslim etmeyi becerdim. Bu pasta benim hem iki katlı ilk pastam hem de kendi kendime yaptığım ilk figürlü pastam.

Neden bilmem biraz sıkıntılı oldu. Elimin ayarımı bozuldu nedir anlamadım. Yılbaşından hemen sonra yaptığım pasta ve bu pasta acayip bir şekilde yamuk oldu. Keskin kenar için kullandığımız alt ve üst tablaların ölçüleri aynı olmasına rağmen alt ve üstün ölçüsü birbirini tutmadığından pastalar yamuk oldu. Allahtan yılbaşı pastasını figürlerle kurtardım bunuda cam gönyemi kullanarak düzleştirdim.

Yalnız bu sefer başkasının aklına uyup ganaj için çikolata oranını fazla katınca sıvama delirtti beni neyse ki sorunu çözmeyi becerdik.

Birde pastanın ortası çöktü. Ben ilk defa çikolata, frambuaz ve böğürtleni karıştırıp yaptım. Meyvelerin kutuları'nı açtığımda ilk şoku yaşadım meyveler koca kocaydı. Onları o halleri ile bıraksam pastamın boyutunun kocaman olacağınışündüm ama hata ettim. Meyveleri parçaladıktan sonra eriyeceklerini hesaplamadan koydum pastaya ama ertesi gün pastayı sıvamak için aldığımda maalesef ki eriyen meyveler yumuşayınca meyveler ezildi ve pasta'nın ortası çöktü onuda göbeğine bol bol çikolata koyarak çözdük. Sonuç olarak güzel ve lezzetli bir pasta olmuş çok beğendiler.

Bu benim ilk kendi başıma yaptığım figür, tamamen internetten bulduğum figür yapma resimlerine uyarak başardığım ilk farklı ve detaylı model ben çok sevdim umarım sizde seversiniz.

Bu gün ileri seviye modelleme kursumuzada gittim. Açıkçası beni pek tatmin etmedi desem yeridir. Evet bacakları ve kolları yapmayı öğrendim. Yüzünü, burnunu, dudaklarını, gözlerini yaptık gerçi pek iyi olmadı ama genede fena değildi. Ama neden bilmem tatmin olmadım. Ne doğru düzgün saç yaptık ne doğru düzgün giydirdim. Ve anlamdım ki aslında modelleme kursu bile bir günde olmuyor çünkü hamur kurumuyor genede fena olmadı ama, galiba farklı bir kursa daha gitmem gerekecek zaten niyetim vardı şubat atı içerisinde sanırım tekrar gideceğim.

İsra'cığın pastası

6 Ocak 2015 Salı

BEMBEYAZ KAR'IN KURDURDUĞU HAYALLER...

Pandispanyamı fırına attım geldim. Şu anda pişiyor muhteşem güzel olacak inşallah her zaman ki gibi ama bu sefer size pastalarımı yazmayacağım bu sefer güzel güzel süzülen kardan, karla ilgili hayallerden ve kar'ın her zaman hatırlattığı en önemli şey olan çocukluğumdan bahsedicem.

Ne zaman kar yağsa ne zaman şöyle etrafı bembeyaz örtse, pırıl pırıl parlayıp, yumuşacak olsa her taraf, aklıma ilk gelen şey çocukken yaptığımız gibi dışarı çıkıp kar ile oynamak oluyor, maalesef bunu yapmak şimdilerde baya sıkıntı oluyor kazık kadar olduk sonuçta..

Ama o zamanlara dalıyorum. En son yalnış hatırlamıyorsam böyle sırıl sıklam ıslanana kadar kar topu oynadığımız da lise son sınıftaydım. Tophanede ki park'ta oynamıştık. O zaman oyunlar oynadığım arkadaşlarım ile arama mesaferler girsede şimdi düşünüp yazarken onları ve o günleri anmak beni gülümsetiyor.

Çocukken kışın en büyük hayalimiz kar yağması ve okulların tatil olmasıydı. Üşümeyelim hasta olmayalım diye okulları tatil ederlerdi. Biz sabahın köründe karların üzerine çıkar saatlerce kar topu oynardık. Üstümüz başımız su gidi olana, ellerimiz ayaklarımız soğuktan donana kadar girmezdik eve, kartopu savaşları yapar, ayaklarımız üzerinde yada poşetlerde kayar yada kardan adam yapardık.

Ne yaptığımız kar topları yusyuvarlak olurdu nede yaptığımız kardan adamlar resimlerdeki gibi kocaman ve yuvarlak, ama neye benzerse benzesin o bizim kardam adamımız ve kartopumuzdu. O kadar güzel zamanlar geçirirdik ki şimdi ki çocuklar bu konuda inanılmaz şanssız ne doğru düzgün kar görüyorlar ne de sokaklara çıkıp saatlerce oynayabiliyorlar.

Ama zaman geçtikçe, yaş büyüdükçe her zaman içinizde çocuk kalan tarafınız o günleri hayal etsede hayallerinizin şeklide değişiyor.

Şu anda hayatımda biri yok, olması için uğraş veriyormuyum, bir hayal gemisine bindim gidiyorum desem daha doğru. Şimdilik küçük küçük adımlar atıyorum. İmkansızın peşinden koşuyorum çünkü imkanlı olanlar pek bana göre değil.

Bu yüzden bu gün iş yerinde karla ilgili hayaller kurarken iş arkadaşım ile ki o da benden dört yaş ufak ve onunda hayatında biri yok, bu yüzden ortak hayaller kuruyoruz.

Mesela bugün ki hayalimiz kocaman harıl harıl yanan bir şömine hayal ettik, karşısında kocaman davetkar bir koltuk, oturmuşuz hatta hafiften sevdiğimize yaslanmışız, romantik bir ortam sadece yanan ateşin aydınlığı ve o ateşten yayılan sıcaklık, elimizde  içeceğimiz, bir yandan sevdiğimiz ile sohbet ediyor bir yandan içeceğimizi içerken dışarıda bembeyaz yağan kar'ı izliyoruz. Mutluluk, huzur, keyif şömineden yayılan ateştemi sevdiğimizin kollarında mı işte bu bir bilinmez..

Bu naçizane benim, bizim kar ile ilgili hayalimizdi. Ama sonra düşündük birbirimizi sarılıp oturmadan önce ne yapmış olabiliriz diye dedik ki, işte o zaman dedik ki, içimizde ki çocuk çığlık attı, dışarda saatlerce kartopu oynadık, saatlerce yağan kar'ın altında yürüdük, kendi kardan adamımızı yapıp sırıl sıklam ıslandık geldik şöminenin başına..

Bizim ki bir hayaldi. Bir gün gerçekleşirmi bilmem ama umarım sizin ki gerçektir ve siz de tıpkı bizim hayalimizde ki gibi bu güzel kar yağışında keyifli zamanlar geçiriyorsunuzdur.

Karlar eridiğinde hayallerimizde karlar ile erise de bir daha kar yağdığında hala yanımızda duran biri yoksa bir gene bu hayallere dalacağız. Bir daha ki kar yağışında yeni hayallerde buluşmak dileği ile belki bu sefer hayalleri değil de gerçekleri yazarım.