herkes'in hayatında siyah ve beyaz zamanlar vardır.
siyahlar mutsuzluklar, hayal kırıklıkları, hüzünler ve acılardır.
beyazlar mutluluk, sevinç,güzellikler, sürprizler, hayatın renkleridir.
peki hangisi daha fazladır?

29 Eylül 2015 Salı

Gene Kanatlarım Koparılmaya Çalışılıyor..

Zaman geldi.

Okulumun başlamasına sayılı günler kaldı. Tam tamına 3.5 gün...

Pazartesi oryantasyona katıldım. Orada hem okulun sahibi olan Mehmet bey, hem müdürü olan Sitare hanım, hem de diğer çalışanlar ile tanıştık. Orada yapılan söyleşiler bile o kadar güzeldi ki kendimi bir anda 20 yaşında daha hayata yeni adım atmış, önünde kocaman bir ömür olan biri gibi hissettim,  oysa ki ömrünün yarısını çoktan aşmış hatta bir kaç yıl üzerine eklemiş biriyim ama kendimi inanılmaz enerjik ve inanılmaz güçlü hissediyorum.

Umarım okulda eğitimler esnasında da aynı gücü ve heyecanı taşırım.. Uygulayacakları kriterlerin hepsine uyar ve çok başarılı olurum. Derslerime çalışır, sınavlarımı başarı ile veririm.

Geçen yazımda bahsetmiştim. Ailemin maddi desteğinden çok manevi desteğine ihtiyacım var ama anlaşılan o desteği pek göremeyeceğim...

Dün akşam babama okula bu hafta başlayacağımı söyledim. Kardeşim daha önce bir kaç kursa gitmesine rağmen aldığı eğitimler ile ilgili hayal kırıklığı yaşadı ve o işleri maalesef yapamadı. Babam döndü ve bana şunu söyledi sende dedi onun gibi kursa gidip gidip sonra boşa kürek sallayacaksın dedi.

O zaman dedim fedakarlık yapacağız. Şubatta okulu bırakıp staj yapacağım karşılığında da hem tecrübe kazanmış olacağım hem de yurt dışında geçerliliği olan bir sertifika almış olacağım dedim. Ama ne cevap aldım. Sanki hayat sadece paraymış gibi, sanki dört aylık bir eğitimden sonra şu anda işimden aldığım aynı paraya bu işi yapacakmışım gibi, sanki bütün işletmeler beni kapmak için sırada bekliyormuş gibi, olmaz cevabını aldım. Bu kelimeler ile değildi belki ama ne gerek varmış işimi bırakmama, ne gerek varmış bunlarla uğraşmama...

Hayır anlamadığım şey ne biliyor musunuz... Bu yaştan sonra eziyet çekecek benim, uğraşacak benim, yorulacak benim, daha az para kazanmaya razı olan benim ama yıllardır kafama çakılan sesler gene yükselmeye başladı.

Aslında yıllar önce o okula gitmek istemiştim. Ama en büyük sorunum o okulun parasını ödeyecek gelirim olmamasıydı. Aldığım maaşın çoğunu eve verdiğim için bu mümkün değildi. Ama şimdi o konuşmaları dinleyince üzüldüm keşke borç harç kredi falan uydurup o zaman gitseymişim.

O zamanlar hep işim öncelikti, sırtımı dönüp bir yılımı böyle bir şeye ayıramazdım çalışmam gerekiyordu. Eve para getirmem gerekiyordu. Ailemi sırtlamam gerekiyordu. Önceliklerim farklıydı. Bize hep şunlar empoze edildi.

İyi bir işin var bunu bırakırsan aynı şartlarla iş bulamazsın,

Ya giriştiğin iş tutmaz ise eski işine geri dönemezsin,

Aynı maaşı alamazsın,

Ben hayatım boyunca bunlar ile yaşadım. Hep adımlarımı risksiz durumlara göre attım. Ve açık konuşmak gerekirse bu sebeple bir şeylere sahip olamadım.

Ama şimdi geri dönüp baktığımda keşke daha önce yapma cesaretim olsaymış, keşke daha önce kendimi düşünseymişim, şimdi anlıyorum ki söylenen sözlerden sonra herkes sadece kendini düşünmüş kimse ben ne isterim diye düşünmemiş ve halada düşünmüyor.

Oysa ben babamdan yada ailemin geri kalanında bana destek olmalarını, cesaretlendirmelerini beklerdim. Bana nasıl istiyorsan öyle yap demelerini beklerdim. Denemek istiyorsam yapmamı söylemelerini beklerdim. Ne olursa olsun canın sağ olsun sıkıntı olsa da aşarız demelerini beklerdim.
Ama olmadı, olmayacak galiba...

Bütün heyecanıma rağmen içimde bir yer kırıldı. Üzgünüm, kızgınım, değersizim, sahipsizim...
İşin garibi de tek destekçim, bütün bu süreçte beni yalnız bırakmayan en yakın arkadaşım canım Nagihan, o bana ailemden daha yakın şu aralar, onlardan daha fazla destekliyor beni, arkamda duruyor, hatta bugün bak yapamazsan bozulma dedi en kötü bulur buluştururuz seneye Eylül'de bir daha gidersin dedi. Ama ailem demedi...

20 Eylül 2015 Pazar

ÖYLESİNE

Okulda ki ilk günümün anısı olsun diye bu sefer çiçeği o gün göndermeye karar verdim. Mektubumda okulum ile ilgili hikayemi anlattım. Sonra bilekliğin hikayesini de anlattım ve onu da zarfın içine koydum. Ve ona yazmamın hayatımda neleri değiştirmeme vesile olduğunu küçücük küçücük anlattım.

Biliyorum okuyorsa 37 yaşında bir kızın, üstelik evde kalmış bu kızın anlattıklarına iyi gülüyordur. Tabii okuyor ise...

Bazen kızıyorum kendime neden yapıyorum diye ama sonra hayatımı değiştirmek, kendimi bulmak için attığım adımlara vesile olduğu için ve vazgeçemiyorum.

Gariptir hayatımı onunla tanıştığım güne hazırlıyorum. Ona da bunu yazdım. Sanki adam beni bekliyor da ben ona layık olmak adına kendimi geliştirmeye, güzelleştirmeye çalışıyorum. Oysa ki farkındayım sadece kendime mazeret uyduruyorum ve o benim milyon yıl bile geçse farkımda olmayacak..

Neler yaptım bir kere cilt bakımı ve makyaj konusunda kendimi aştım. BB krem ile başladığım makyaj serüvenime rimeller, göz kalemleri girdi. Ardından yüz temizleme jelleri, nemlendiriciler, tonikler ve en son olarak ta allıklar ve farlar, hatta bugün far bazı almaya karar verdim hatta azıttım bir aralarda makyaj bazı almaya karar verdim. Bakalım sonumuz ne olacak tabii şu youtube videolarında ki kızlar gibi değilim şekilsiz bir halden muhteşem bir hale dönmüyorum en fazla azıcık daha hoş görünüyorum.

Sonra fiziksel bakımları rutine bağladım. Masajı ve hamamı hayatımın rutinine soktum. Her ne kadar okul için uzun bir süre ara verecek olsam da çünkü her iki aktivite uzun zaman aldığı için sadece hafta sonları gidebiliyorum o yüzden ona da ara vermek zorunda kalsam da şubatta dönüşüm muhteşem olacak. Sonra yüzüm için cilt bakımını da rutine bağladım. Bu da güzel oldu, siyah noktalar ile uğraşmak sıkıcı ayrıca  cilt bakımından sonra pırıl pırıl parlayan bir cilt insanın kendisini daha iyi hissetmesine neden oluyor.. Ve bu tarz bakımlar kendimi keyifli ve güzel hissetmeme neden oluyor.

En büyük değişiklik tabii ki herby ile kilo verme olayımız. 17 kilo oldu henüz 100'ün altına inemedim ve geçen ay baya cozurttum ama olsun bu ay toparlayacağım bir aksilik olmaz ise, hem nazar taşım olan akik taşımda yanımda yani kısaca her şey şimdilik yolunda..

Kendime güvenim yerine geldi. Kendi ayaklarımın üzerinde durma savaşı veriyorum. Belki iyi belki kötü oldu ama oldu ve güzel oldu. 37 yaşından sonra iş hayatımı değiştirmek için sevdiğim işi yapmak için adım attım. Mutfak Sanatları Akademisi benim hayatımın dönüm noktası olacak ve buraya gitmeye karar vermemin de en büyük nedeni bir gün karşısına çıktığımda sevdiğim işi yapan ve bundan zevk alan cıvıl cıvıl biri olmak istememden.

Arada duvara tosluyorum, arada yapmaya çalıştıklarım ile ilgili düşüyorum. Geçenler de kardeşim abla bunu da yarım bırakma dedi. Sonuna kadar git dedi. Gitmek sorun değil dedim düşerim kalkarım her türlü çözerim, maddi olarak ne olursa olsun bir yere gidip çalışsam da kendi atölyemi kursam da beni iki yıl ayakta tutacak param var ama manevi destek işte bu yok hayatımda ve olmayacak gibi de... Ne annem ne babam arkam da durup beni desteklemeyecekler, ne de siz kardeşlerim dedim. Ben sizden para değil manevi destek istiyorum dedim ama nerede derken iste bu noktada ona tutunuyorum. Tabii beni destekleyen arkadaşlarım da var ama ona tutunmak işte beni ayakta tutan bu..

Her tökezlediğim de beni ayakta tutacak olan da bu olacak. İnsanlar beni uyarıyor çok ağır geçecek, çok yorulacaksın, çok ağlayacaksın, yapamadığım zamanlar olacak işte bu nokta da ona dayanacağım.  Çünkü kartvizitim de artık sadece bir şirkette muhasebecilik yapıyor yazmasını istemiyorum. Evet bundan para kazandım karnımı doyurdum ama şimdi ruhumu doyurma zamanım geldi. Keşke bunları daha önce yapabilseydim ama gücüm yoktu bana bu gücü de o veriyor. Saçma biliyorum belki yaptığım delilik ama genede yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim.

Bir gün onunla tanışacağım ki hedef günümüz bile belirli..

38 bedene düştüğüm gün, onun karşısına çıkacağım gerçi bunda biraz sarkma olabilir çünkü şu aralar kafayı kol altlarım da ki ve göğüs bölgemde ki sarkmalara taktım kol altlarım toparlansa bile büyük ihtimal göğüslerimin toparlanması imkansız gibi bir şey o yüzden bir operasyon ile göğüslerimi yaptırmak zorunda kalabilirim. Gerçi bu fikir bu aralar kafamda çok dolaşsa da açıkçası ameliyat fikri beni geriyor artı evdekiler karşı çıkacak ki onlar olmadığı bir zamanı tercih etmem gerekiyor ayrıca da komplikasyonlar falan da canımı sıkıyor ama galiba hayatımın geri kalanını keyifli geçirmek ve o güne gerçekten hazır olmak adına  bunu da yapacağım bakalım zaman gösterecek... Çünkü önümde nerede ise bir yıllık bir süreç var şimdilik bu karar için erken çünkü ancak istediğim kiloya o zaman inmiş olucağım bakalım doktor ve danışmanım bu konuda ne diyecek ve tabii ki ailem çünkü omurga eğriliğim var ve bunun sebebi hem düzgün oturmamaktan hemde göğüs sarkmamdan dolayı olabilir bakacağız bakalım. Neyse nerede kalmıştık ha hatırladım.  38 bedene girdiğim gün onun evine gideceğim elimde bir buket gül ile bakalım beni kabul edecek mi ama o güne kadar çok yolum var.

Biliyorum kabul etmezse biraz üzüleceğim belki kızacağım ama adamdan zaten bir beklentim yok ama kabul ederse umarım bir dost kazanacağım fazlasının peşinde değilim ama nedenini bilmesem de kendimi özel hissedeceğim..


6 Eylül 2015 Pazar

Ortaya Karışık

Bugün gene bir sürü şey anlatacağım. Nasıl yada nereden başlasak..

Neyse öncelikle MSA ile başlayalım kıyafet randevuma gittim. Ölçümlerim alındı ve kıyafetlerim verildi. 2 şef önlüğü, 2 pantalon, 2 önlük, 2 torşon, 1 kep, 1 spatula, 1 duy seti, 1 çikolata kazıyıcı, 1 termometre, defter ve kalemler.. Geriye tarif kitapçığım ve bıçak setim kaldı sanırım onuda okulda ki ilk dersimizde verecekler..

Okuluma 1 aydan az bir süre kaldı. O yüzden bu gün son kez kızlar ile buluşup 4 aylık bir aradan hemen önce son kahvaltımızı yaptık Lacivert te, gene güzel  bir kahvaltı yaptık. Keyifli, pırıl pırıl ama sıcak bir gün geçirdik.

Düne dönecek olursak uzun aramaların sonucunda kendimize hem hamam hem de masaj hizmetini iyi şekilde alabileceğimiz bir mekan bulduk. Gerçi pahalı olduğu için gitme şansımız daha ne kadar sürer bilmiyorum ama Hürrem Sultan Hamamına en sonunda gittik. Aslında dün akşamki ikinci seferimizdi. İlkinde Zevk-i Sefa paketini almıştık. En pahalısını. Paket içeriğinde önce kese uygulaması vardı, ardından tam vücut kil maskesi, ardından köpük masajı tabii bunların hepsini Hürrem sultanın bizzat oturduğu söylenen yerde yapıyorsunuz, o kadar parayı verince, ardından da özel bir odada meyve ve içecek ikramı yapılıyor. Sonra sizi alıyorlar hamamın en üst katına çıkarıp bir güzel masaj yapıyorlar oh oh....

Dün akşam ki paketimiz bir ucuz paketti. Gene kese ile başladık, ardından köpük masajı ama bu sefer dış alanda, ardında şerbetlerimiz ve lokumlarımız geldi, en sonda güzelce masajımızı yaptırdık çıktık.. Gerçekten sadece randevu ile aldıkları için ferah, rahat, sakin, hijyenik ve rahatlatıcı bir temizlik oldu.

Geçen yazımda konserden bahsederken küçük bir şeyi atlamışım neyse şimdi yazmak kısmetmiş.. Uzun zaman önce nazara karşı koruması için Akik taşından güzel bir gümüş yüzük almıştım. Hem nazara faydası olan bu taşın farklı faydaları da var neyse siz biliyorsunuzdur. Uzun uzun yazmayacağım. Konser de bir ara gözüm yüzüğüme takıldı bir baktım taşı düşmüş, yamulmuş hatta kırılmış, çok şaşırdım çünkü yüzde yüz eminim bir yere çarpmadığım dan, çünkü yüzüğü o hale getirecek olan çarpma benim parmağıma zarar verirdi. Yerine Ortaköy'den yüzük baktım ama bulamadım. 10 gündür de huzursuzdum yüzüğüm yok diye bende bu akşam yüzük bulamasam da en sonunda Kenzay'dan bileklik alarak geçici çözüm buldum. Ama alırken iki tane aldım. Biri bana biri Tarkan'a gidecek çünkü ben şöyle bir yorumda bulundum. O gece üzerimdeki nazardan kurtuldum  ve konsere denk gelmesi nedeni ile Tarkan'ın üzerinde ki nazarında kurtulduğuna  yordum bu yüzden ona da bir tane alarak onuda korumak istedim.

Son olarak okula başlamadan önceki son pastamı da yaptım. İş arkadaşlarımdan biri eşi için doğum günü pastası istedi.. Aslında tırstım çünkü hava berbat derecede nemli 2 ye 1 oranda ganaj yapmama rağmen dayanmıyordu, bir de derin dondurucuda sakladığım pandispanyam deneme pandispanyası olduğu için hem tatlı hemde biraz sıkı sıkı olmuştu..

Ama genede hem konsepte, çünkü arkadaşım eşi yeniden hamile olduğu için bebekli bir pasta istedi bende 10 yaşlarında olan oğulları kıskanır diye onunda figürünü yapmak istedim, bayılmışlar hem de lezzetine benim yoğun pandispanyam çikolatalar yumuşayınca ıslak kek kıvamına dönmüş, ellerine sağlık dediler hem lezzet hemde görüntü süper olmuş.. Bende ilk defa denediğim figürlü pastamı çok severek yaptım.

Ve pastamız.....