herkes'in hayatında siyah ve beyaz zamanlar vardır.
siyahlar mutsuzluklar, hayal kırıklıkları, hüzünler ve acılardır.
beyazlar mutluluk, sevinç,güzellikler, sürprizler, hayatın renkleridir.
peki hangisi daha fazladır?

26 Nisan 2015 Pazar

Yeni Bir Yaşama Adım Adım

Hani konsere gittiğimde 20 kilo daha hafif olmaktan bahsediyordum ya allah izin verirse istediğim kiloda gideceğim. Herby ile olan maceramızla bir haftada 4 kilo 600 gram kaybetmişim ve danışmanım Mayıs 24'e kadar 15 kiloluk bir hedef koydu bakalım ne olacak ama şimdiden inanılmaz mutluyum. Konserde inşalah 38 beden olacağım ve umarım da sarkmalarım olmaz.

Gerçi sarkmalar sıkıntı olmaz demişti danışmanım ama genede işi sağlama almak adına cepten biraz daha feragat ederek herby'nin sıkılaştırıcı kremlerini sipariş verdim. Ayrıca besin takviyelerime ilaveten yağ parçalayıcılarda katıldı. İnşallah ayın 24'üne kadar 15 kiloyu vereceğim. Arkadaşım ile konuştum 38 beden ve kusursuz hissettiğimde kendimi ki o zamana kadar inadını kıramaz isem Tarkan ile tanışmaya bu sefer ben gideceğim.

İki haftadır psikoloğumu asıyorum geçen hafta onun işi çıktı bu haftada benim umarım bu hafta sonu tekrar başlayacağım.

Ayrıca Milli Takım Kaptanı Duygu'cuğum ile en sonunda konuştum. Mayıs 31'de derslere başlayacağım işin sanatsal kısmını ondan lezzet kısmını ise Allah izin verirse salı günü mülakatı geçer isem MSA Mutfak Sanatları Akademisinde Eylül'de öğreneceğim.

Salı günü 11:30'da randevum var. İnşallah'ta çok iyi geçecek ve eylülde okuluma başlayacağım. Hayaller kuruyorum ve olması için dua ediyorum. Herşeyi göze aldım. Evi, işi, parayı çünkü bu sefer gerçekten hayatımı değiştirme kararı aldım. Önce psikolojimde sonra kilolarımda sonra da işimde değişiklik yapacağım ve bu yeni bir hayatın başlangıcı olacak...

Bu arada gelecek ay içinde yepyeni bir sipariş aldım. Çalışmaya başlayacağım şu mülakatı bir atlatayım...

16 Nisan 2015 Perşembe

Değişim Yolculuğumun İlk Adımı..

Hayatımda uzun zamandan sonra değişiklikler yapmaya karar vermemin en büyük nedeni çok delice gelecek ama sanırım T ile tanışma arzum oldu.

Delice gelecek biliyorum, tamamen saçmalık ama uzun zamandır yapmak istediğim ama salakça mazeretler yarattığım konularda da bir adım öteye geçmemi sağladı. Öncelikle uzun zamandır kafamın içinde dönen ama kendimce bir amaç bulamadığım zayflama konusunda adımlar atmamı sağladı.

Hipnoz ile tedaviye başladım. Şans eseri sevdiğim bir arkadaşım sayesinde doktorum ile tanıştım. Aslında doktoruma gidiş nedenim hipnoz ile kilolarımdan kurtulmaktı. Ama fark ettim ki psikolojik destek almak adına çok daha farklı konularda yardımına ihtiyacım varmış. Önce kendimi doyasıya sevmem lazımmış, işte bu yüzden şimdi hipnoterapi ile kilo verme işine ara verdim. Şimdi hipnoterapi ile kendimi sevmeyi ve hayata farklı şekilde bakmayı öğrenmeye çalışıyorum.

Ha merak etmeyin kilo verme işini askıya almadım. Uzun zaman önce denemek istediğim ama maddi imkanlarımdan dolayı yapamadığım Herbalife ile sağlıklı beslenme ve zayıflama besinlerine başladım.

Danışmanım sağolsun ilk gittiğimde baya bir ölçtü biçti beni, kilom 125, yağ oranım yüzde 52, vucüd yaşımda 52 imiş, işte bunu dur diyeceğiz ve sen normal kilona ve normal yaşına döneceksin dedi. Bu gün ilk günümdü düşününce sanırım işte olduğum zamanlar benim için daha kolay geçiyor. Gıda takviyelerim öğlen geldi. Dolayısı ile sabah kahvalktıda tost yedim. Sonra gıda takviyelerim ile gelen suyumu ve çayımı öğlen vakti içtim. Shake'imi içtim akşam üstüde ara öğün yapıp eve gelmedende çayımı içtim. Eve gelirken çayıda getirecektim unuttum. Şimdi yemek yememe rağmen vücudum sanırım şeker eksikliği yaşıyor. Gidip bir elma aldım geldim. Alışmak sanırım biraz zaman alacak, kendime bir aylık bir süre koydum. Bu işi başıma saran arkadaşım beş kilo verdi bende verirsem sonuna kadar gideceğim.

Bu sefer istiyorum o yüzden açlık çekmesem de zırt pırt tuvalete gitmeye, bir sürü su içmeye dayanacağım çünkü her şey yolunda giderse ve tabii arada tanışma şansımız olmaz ise konsere gittiğimde bir 20 kilo daha hafif olup kendimi daha iyi hissedeceğim.

Gelecek cuma ilk tartımı yapacağız ve her şey yolunda giderse kendime asla giyemeyeceğim bir elbise alıp onu her gün göreceğim bir yere asacağım ve onunla kendimi motive edeceğim.

Zayıflamam ile ilgili diğer bir sorunumda sarkmalar gıdım, kollarım, karnım ve bacaklarımda olacak sarkmalar beni endişelendiriyor. Danışmanım diyor ki sarkma olmazmış gerçi ben duruma göre hareket edeceğim. 48 bedene düşünce duruma bakacağım eğer sarkmam var ise korseye başlayacağım. Gerçi egzersizlere de başladım.

Evet evet farklı bir egzersiz şekli olarak Yoga'da karar kıldım. Çünkü sadece vücudumu yanısıra aklımında iyileşmesi gerekiyor. Tabii bunun için önce bardaş kurmayı becermem gerekiyor onun için her akşam egzersiz ile yaparak bardaş kurmaya çalışıyorum. Bakalım yoga'ya ne zaman gerçek manada başlayabileceğim...

Şimdilik bu kadar..

7 Nisan 2015 Salı

Oh Sonunda Bir Araya Gelebildik...

Bu hafta sonu uzun zamandır dostlarım ile bir araya gelememenin acısını doya doya çıkardık. Bu arada gelmedi iyi ki de gelmemiş sevindim. Nedenini aşağıda okuyacaksınız zaten..

Haftalar önceden planı yapmıştım. Herkesin methettiği ve son dönemin en çok izlenen Param Parça dizisinin mekanlarından biri olan BigChef Tarabya'da on beş gün önceden rezervasyon yaptırdım. Ardından Unig Müze'de bulunan Teşhiri İhtişam sergisi için bilet aldım. Son olarak ta keyifle okuduğum Türk yazarlardan biri olan Şebnem Burcuoğlu'nun ilk kitabı olan ve Ezgi Mola ile Murat Yıldırımın başrollerini oynadığı Kocan Kadar Konuş filmine bilet aldım.

Programımız erken saatlerde başladı. 8:30 gibi evden çıkıp kuaförüme gittim. İnsan içine çıkıyoruz
azıcık bakım şart ayrıca ya gelirse, hazırlıklı olmakta fayda vardı. Saat 10 sıralarında Tarabya'ya BigChef'e vardık. Mekan, manzara, görüntüde süper ama hizmet de fena olmasa da maalesef tam bir curcunanın içine düşüyorsunuz. Kalabalık, sıkışık, açık büfe olduğu için bir itiş kakış bir hengame hakim, sohbet edeceğiniz, kahvaltınızı bitirdiğiniz de çay kahve ile muhabbete devam edeceğiniz bir mekan değil.

Bir sürü tersliğe rağmen gelmesini istediğim bir yerdi. Ama gelmeye niyeti bile olsa sanırım o mekana adımını bile atmazdı. Çünkü ben bile o mekana bir daha adımımı atacağımı sanmıyorum.

Oradan çıkınca dosdoğru Unıg müzeye sergiye gittik. Giderken bir beklentimiz yoktu ne göreceğimize dair de ama Allah ı var kim düşündüyse, kim dekore etti ise gerçekten mükemmel olmuş. Her taş tıpkı Muhteşem Yüzyıl dizisinde ki gibi bire bir yapılmış. Sergiye girerken size hikayeleri anlatması için bir kulaklık veriyorlar. İlk önce hikaye tıpkı dizide olduğu gibi Hürrem i getiren kadırga ile başlıyor. O kadar güzel olmuş ki dışarıya bakan pencerelerden görülen dalgalar, dalgaların ve suyun sesi, geminin her adımda sallanması, gemiden gelen gıcırtı sesleri ve fonda inanılmaz bir müzik ve koku, tabii birde kulaklıktan gelen inanılmaz bir sesin anlattığı hikaye, oradan çıkınca sizi liman karşılıyor gemiciler ve indirilen mallar, saraya gelen hediyeleri almaya gelen yeniçeriler ve oradan da Galata'nın çarşısı..

Haremin girişinde hareketli bir ekran sizi karşılıyor, ekranda ki kız sizi içeri davet ediyor ve hareme dalıyorsunuz. Muhteşemdi, her şey tek tek, ilmek ilmek yapılmış, etraftaki o mis gibi koku, ışık oyunları, eşsiz dekorasyonu, orjinal eşyalar, muhteşem kıyafetler göz kamaştırıcı idi. Hürrem in odası çok güzeldi. Yüzü olmayan bir mankene yeşil elbisesi ve inanılmaz görüntüdeki o tacı takılmıştı. Has oda muhteşemdi. Tıpkı filmde olduğu gibi balkonuna çıkıp etrafa bakabiliyordunuz. Mahidevran ın  Mihrimahın, Selimin, Beyazıtın odaları, Valide sultanın odası, İbrahim paşanın yemek odası, mutfaklar, arz odası görülmeye değerdi. Hamam'a resmen öldük. O mis gibi eski sabun kokusunu bile koymuşlar. Ve en sonunda muhteşem mumdan heykeller, sanki dokunsanız canlanacak kadar gerçek her ayrıntı her çizgi en küçük ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Güzel olduğu kadar da eksikti. Hürrem i canlandıran ve bizlere sevdiren Meryem Uzerli ye olan kırgınlıkları sebebi ile onun mumdan heykeli yapılmamış yerine Vahide Gördüm ün heykeli konmuştu. Eksikti hem de çok Hürrem siz tadı yoktu heykellerin ama gene de gerçekten Muhteşem'di sergi.

Oradan hediyelik eşya mağazasından bir sürü şey aldık ve tabii dizinin soundrack'larını içeren cd'leride.

Zorlu Center'a ulaştığımızda filme iki saat vardı. Önce oturduk Godiva da güzel çikolataların tadına baktık. Sonra'da azıcık alışveriş. Filme gelirsek süperdi.

Benden, hepimizden parçalar vardı. Hiç kimsenin farketmediğini düşündüğümüz bir sürü şeyin aslında herkesin başına geldiğini gördük. Kısaca benden de sizden de bir şeyler vardı. Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim. Filme girmeyeceğim ya gidin izleyin yada kitabı okuyun bir zahmet...

İLK ANİME FİGÜRLÜ PASTAM

Gene pastadan başlayalım. Bu sefer yeğenim gibi olan çok sevdiğim arkadaşımın yeğeni için ilk defa Elsa, Anna ve Olaf figürleri çalıştığım Frozen elsa temalı bir pasta yaptım.

İlk defa figür çalışmış olmak çok güzeldi. Bence ilk sefer içinde gayet güzel oldu. Baya uğraştım. Farklı bir şeker hamuru olan Hamur Şekerim markalı olan şeker hamurunu ilk defa kullanıyor olsamda figürler için çok memnun kaldım. Herşeyi yaptım ettim. Jel boyalarımı Amerikadan getirtip renkleri ayarladım. Ama çok önemli bir şey'i atladım. Toz boya, figürlerin yüzleri için lazımdı, burada çok pahalı Amerikadan getirtmekte zaman alacağından buralardan bulmaya kalktım ama beceremedim. Allahtan yenilmeyecek ti dolayısı ile makyaj malzemeleri ile durumu kurtardım.

Pandispanya konusunda hala sorunlarım sürüyor. Hala istediğim hale gelmedi. Bu sefer de aynı malzemeleri kullandım ama yapım aşamasında anne tarifi sıralamasına uyarak yaptım. Yemek için şansım olmadığından da lezzeti konusunda emin değilim ama sıkılığını maalesef hala çözemiyorum. Puf puf olması gereken kekim bir şeyden dolayı sıkı sıkı oluyor lezzet olarak süper ama hem az kabarıyor hem de maalesef dediğim gibi puf puf olmuyor.

Bu yüzden de ınstagramdan takip ettiğim Milli takım kaptanı Şef Duygu Tuğcu'dan yardım istedim. Kendisine buradan da teşekkür ederim güzel bir tarif vermiş ama mereng yapmak zorunda olduğumdan maalesef bu konuyu nasıl çözeceğim bilemiyorum. Çünkü mereng'i bir türlü tutturamıyorum mutlaka sulanıyor ayrıca da o kadar yumurtaya rağmen de istediğim gibi kabarmıyor.

Neyse bir kaç kursa daha katılacağım büyük ihtimal ondan sonra da MSA'nın yolu gözüktü anlaşılan..

Bu sefer arasına hazır aldığım pastacı kremasından koyarak çok büyük hata yaptım ama geçen seferki sulanmanın kaynağının meyveler değilde pastacı kreması olduğunu sonunda anladım. Ama nedenini çözemedim henüz, onuda aldığım yerde ki arkadaşlara soracağım ama henüz gidemedim.

Parti tarihi bir gün erkene alınınca pastayı içinde fındık parçaları olan bir çikolata ile katlandırmak zorunda kaldım. Daha sonra da bir güzel yaptığım çikolata ile kapladım. Keskin kenar sistemine göre kaplamasını yaptım. O kadar güzeldi ki dümdüz muhteşem güzeldi. Üstünü şeker hamuru ile kaplamak için kilerden aldığım da baktım ki sulanmış ve çatlamış allahım delirdim. Birde üstüne bir sürü tatsızlık ekleyince üstünü tekrar sıvadım, şeker hamuru ile kaplayınca kenarlarına yapacağım kar tepecikleri incecik olacak iken bu sefer kalın kalın yapmak zorunda kaldım. Pastayı toparlayamadım ve bir tarafı maalesef ne yaparsam yapayım çöktü. Allahtan görüntü olarak süper olduda günü kurtardık..

İşte pastamız..